25 Nisan 2009 Cumartesi

Philadelphia Gene Son Saniye Basketiyle!

http://www.orlandosentinel.com/media/photo/2008-11/43615419.jpg

76ers, serinin ilk maçında olduğu gibi 3. maçı da bu kez Thaddeus Young'ın son saniye basketiyle durumu 2 - 1'e getirerek Magic - Philadelphia eşleşmesini şu ana kadar playofflarda oynanan en ilginç seri haline soktu.

Samuel Dalembert'in sadece 4 sayı 9 ribaundluk bir katkı yaptığı maçta karşısında oynayan yılın savunmacısı ödüllü Dwight Howard ise 36 sayo 11 ribaundluk performansıyla double double'a imza attı. Bunun yanında Stan Van Gundy'nin joker oyuncusu Courtney Lee sadece 6 sayı da kalırken Rafer Alston ise sürpriz bir katkıyla 17 sayıya imza attı.

Ayrıca iğneyle sahaya çıkan milli basketbolcumuz Hidayet Türkoğlu ise takımına 11 sayı 6 ribaund 4 asistlik bir performansla katkı sağladı.

İkinci Tura En Yakın Ekip Cleveland!

http://i.cdn.turner.com/nba/nba/multimedia/photo_gallery/0904/pistons.cavs.game3/images/cavs.jpg


Normal sezonun henüz açıklanmasa da "gayri resmi" MVP'si Lebron Cleveland - Detroit eşleşmesinin 3. maçında da maça damgasını vurarak 79 - 68'lik skorla seride durumu 3 - 0 'a getirdi ve Cleveland'ı 2. tura sadece 1 adımlık mesafeye getirdi.

Detroit'te Rasheed Wallace, Tayshaun Prince gibi isimlerin sönük performansına karşılık tam 5'te 0 üçlük atan Lebron buna rağmen 25 sayı atıp maçın en skorer ismi olmayı başardı. 25 sayısının yanına 11 ribaund ve de 9 asistlik bir performansa imza atan Lebron böylece triple-double'ı da sadece 1 asistle kaçırmış oldu.

Serinin 4. ve çoğu kişi tarafından Cleveland açısından ilk turun son maçı olarak nitelendirilen karşılaşma ise 26 Nisan'da TSİ 22.30'da oynanacak.

24 Nisan 2009 Cuma

Son Şampiyon Celtics Seride Öne Geçti

http://i.cdn.turner.com/nba/nba/multimedia/photo_gallery/0904/bulls.celtics.game2/images/bulls2.jpg

Boston'ın olduğu gibi playofflarında açılış maçı olan ve kendi sahalarında Bulls'a kaybettikleri maçtan itibaren Garnett gibi bir süper yıldızlarının da olmayışı nedeniyle henüz ilk turdan playofflara ayrılık sinyali veren Celtics üst üste kazandığı iki maçla seride üstünlüğü ele geçirmeyi başardı.

İlk maçı kendi sahasında kaybettikten sonra, 2. maçı da Ray Allen'ın son saniye üçlüğüyle kazanan Boston, 3. maçı bu kez Chicagu Bulls'un salonunda 20 sayı 11 asist ile double double yapan Rajon Rondo ve Paul Pierce'ın istekli oyunları sonucu kazanmış oldu. İlk iki maçta etkin bir oyun sergileyen Derrick Rose ise kendi seyircilerinin önünde oynamalarına rağmen diğer arkadaşlarına katılarak pek üst düzey bir performans çizmedi.

Mehmet Okur 3. Lakers Maçında da Sahada Yok!

http://www.ensonhaber.com/images/news/108825.jpg

NBA patentli milli oyuncumuz Lakers - Utah Jazz eşleşmesinin 3. maçında da sahadaki yerini alamadı. Serinin ilk maçında da yokluğu bariz şekilde belli olan Memo'nun sakatlığındaki durumun belirsizliği hala gizemini koruyor.

Planlanana göre ilk Lakers maçına bile yetişmesi gözüken Mehmet Okur'un hala neden parkelere dönemediği hakkında bir açıklama yapılmış değil. Basketbol camiasında korkulan durum ise, milli oyuncumuzun basına aktarılananın aksine adalesindeki bir sorunun değil de daha önce de birçok kez sorun yaşadığı sırt probleminin tekrar nüks etme olasılığının ortaya çıkması. Böyle bir durumda milli takımımız içinde büyük bir kayıp olacak olan Mehmet Okur'un bir an önce sağlığına kavuşup playofflarda yerini almasını temenni ediyoruz.

Ayrıca Utah Jazz, Mehmet'siz çıktığı 3. maçı Deron Williams'ın son saniyelerde bulduğu basketle 86 - 88 kazanarak seride ilk galibiyetini alarak durumu 2 -1 'e getirdi.

Celtics'te Garnett'ten Sonra Powe'da Yok!

[Picture+3.png]


Son şampiyon Celtics'in sakatlıklar furyasına bu kez de genç dört numaları Leon Powe katıldı. Kevin Garnett'in playofflarda oynayamayacağının açıklanmasının ardından büyük sıkıntıya düşen Celtics koçları uzun rotasyonundaki bir diğer oyuncu Powe'ın da sakatlanıp playoffları kapatmasının ardından iyice sıkıntıya düşmüş durumdalar.

Sezon içinde kritik anlarda takımının hem savunmasında hem de hücumunda beklenmeyen katkılara imza atan Powe'ın sakatlanmasıyla beraber daha önce sakatlanan Brian Scalabrine'nin de gidişi de hesaba katılacak olursa Celtics'te şu anda uzun rotasyonunda sadece Perkins, Mikki Moore ve Glen Davis kalmış durumda. Boston gözüken o ki Chicago Bulls eşleşmesinde olmasa bile bu turu geçtiği taktirde pota altını kapatmakta bir hayli zorlanacağa benziyor

Yılın Çaylağı Ödülü Beklendiği Gibi Rose'un Oldu!

http://www.nba.com/media/bulls/roseroy2_090422.jpg

Kariyerinin ilk nba playoff maçındaki muhteşem oyunuyla AbdulJabbar'ın rekorunu kıramasa da egale eden Derrick Rose beklendiği gibi 2008 - 2009 NBA sezonunun en başarılı çaylağı seçildi.

Oylamayı yapan 120 yazarın tam 111'inin favorisi olan Rose, arkasında kalan Grizzlies'lı O.J Mayo ve New Jersey Nets'li Brook Lopez'e adeta fark attı. Bakalım son günlerde esen Derrick Rose rüzgarı, Chicago Bulls'un son şampiyon Celtics karşısında tur atlamasına yeterli olacak mı...

Dev Adam Dikembe Mutombo Basketbola Veda Etti

http://cache.daylife.com/imageserve/02905wlbIU5Vq/340x.jpg


NBA'in şu anki faal oyuncular oyuncuları arasında en yaşlısı olma ünvanını taşıyan Dikembe Mutombo artık parkelere veda etti.

Takımı Houston'ın, Portland deplasmanında oynadığı playoff maçında Greg Oden'la diz dize çarpışan 42 yaşındaki Kongolu pivot dizindeki sakatlığın ardından basketbolu bıraktığını açıkladı.

Kariyerinde bir çok kez Allstar'a çağırılma başarısı yanında birçok kez de yılın savunmacısı ödülünü kazanan Mutombo NBA tarihinin en önemli pivotları arasında zaten yerini almıştı.

Sakatlık pozisyonundan sonra sahada gözyaşlarına hakim olamayan dev pivot ayrıca şu anda lig tarihinin en çok blok yapan 2. oyuncusu konumunda.

20 Nisan 2009 Pazartesi

Çaylak Derrick Rose'dan İlk Playoff Maçında Rekor

http://a.espncdn.com/photo/2008/0923/nba_g_rose_580.jpg


Chicago Bulls'un playoffların henüz ilk maçında büyük bir sürprize imza attığı maçtaki tek beklenmeyen sonuç Chicago'nun Boston'ı kendi sahasında yenmesi olmadı. Bunun yanında Chicago'nun çaylak oyun kurucusu Derrick Rose'da tam 36 sayı ve 11 asistlik performansla Kareem AbdulJabbar'ın "bir playoff maçında en çok sayı atan oyuncu" olma rekoruna ortak oldu.

Derrick Rose'un bu parlak performansının ardından seride avantajlı konuma geçen ve son senelerde pek de parlak bir performans göstermeyen Chicago Bulls'un, Celtics'i eleyebileceği de yavaş yavaş konuşulmaya başlandı bile.

2009 NBA Playoffları İlk Tur New Orleans Hornets - Denver Eşleşmesi

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/9/9e/New_Orleans_Hornets.svg/232px-New_Orleans_Hornets.svg.png http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/7/76/Denver_Nuggets.svg/250px-Denver_Nuggets.svg.png



http://www2.pictures.gi.zimbio.com/Cleveland+Cavaliers+v+Denver+Nuggets+G6F1jnMOF7al.jpg


Geçen seneki performansının ardından bu sene neredeyse playoff konferans finaline kadar çıkması beklenen New Orleans Hornets herkesi büyük bir düş kırıklığına uğratarak playofflara sadece 7. sıradan girebildi, ki Utah sezon içinde bu kadar çok sakatlıklarla boğuşmasaydı 8. sıraya bile düşebilirlerdi.

Geçen sene konferans yarı finalinde Spurs'ü sonuna kadar zorlayıp son maça kada kadar mücadeleyi bırakmayan Hornets normal sezon içinde adeta döküldü desek yeridir. Oturmuş bir kadrolarının yanına şampiyon takımın en kilit oyuncusu olan James Posey'i bile kadroya katan NOH Chandler, David West gibi oyuncuların düşen performanslarıyla normal sezonda bekleneni verememiş olsalar da playoffların ruhu çok ayrı olur diyerek analizimize girişi yapalım.

Tyson Chandler için biraz önce performansının düştüğünü söylemiştik. Tabi her oyuncunun sezon içinde iniş yaşadığı dönemler olacaktır. Ama Chandler sezon içinde o kadar berbat bir görüntü çizdi ki New Orleans ekibi artık ondan ümidi keserek Oklahoma City ile bir takas sonucu onu gönderip derin bir oh çekmişti. Ancak Chandler'ın sakatlığını bahane eden Oklahoma ekibi onu geri göndermiş ve New Orleans'ın hevesini kursağında bırakmıştı.

Chandler sezon içinde bu kadar çok gelgit yaşarken bu eşleşmede karşısında adeta hayatını basketbolla savaşa adayan bir isim var. Nene Hilario. Kanserden kalp hastalıklarına kadar varan sayısız sorunla karşılaşan Nene mücadeleyi bırakmayıp basketbola geri dönmeyi başardı. Ve bu sezon normal 5 numaralara göre kullandığı şutları daha uzak mesafelerden gönderen Nene, adeta bir 2 numara kadar şut yüzdesi yakaladı ve oyun içinde de hep doğru noktalarda insiyatif aldı. Nene'nin bu özverili çalışması Chandler gibi dağınık bir oyuncuyu bu seri boyunca rahatsız edecek gibi.

New Orleans'ın bir diğer dökülen uzunu ise David West. West, her ne kadar Chandler'a göre sezonun sonlarını daha iyi geçirmiş olsa da o da kendinden beklenen performansı tam olarak sahaya yansıtmış konumda değil. Karşısında ligin en atletik 4 numaralarından biri olan Kenyon Martin'in olacağını düşünürsek, tıpkı Chandler gibi West'in de bu düşük performansını da göz önünde bulunduracak olursak Denver için bu seride pota altında adeta bir maden yattığını görüyoruz.

Hornets'te dökülen isimler saymakla bitmiyor. 2 dökülen uzunun ardından NOH'un 3 numarası Stojakovic'in de performansı hiç iç açıcı değil. Peja'nın kariyeri boyunca oyununun şuta dayalı olduğunu ve savunmayı pek sevmediğini biliyoruz, ancak ilerleyen yaşının da etkisiyle artık neredeyse takımını savunmada 4 kişi bırakıyor. Hücumda da eline top geldiği gibi ya bekletmeden topu potaya gönderiyor ya da en yakınındaki arkadaşına basit pası yolluyor.

Peja'nın savunmada takımını 4 kişi bırakması zayıf bir takıma karşı kapatılabilecek bir unsur gibi gözükebilir. Ancak karşısında Carmelo gibi yerinde durmak bilmeyen ve bu kez başarı isteyen bir 3 numara varken bu imkansıza yakın bir konuma karşılık geliyor. Başlangıçta Lebron, Wade gibi yıldızlarla aynı konumda olan Carmelo Anthony artık onlardan çok daha gerilerde yer alıyor. Ve bu durum onun hayli canını sıktığı için bu playoff eşleşmesinde geri adım atmaya tahammülü yok gibi gözüküyor.

NOH kanadında şu ana kadar hep bekleneni veremeyen isimlerden bahsettik. Ancak bir isim var ki geçtiğimiz senelerin daha da üstüne koymuş ve artık yıllardır NBA'de oynayan bir oyuncu konumuna geçmiş gibi sanki. Chris Paul. Takımının tüm yararsız oyuncularına karşın sezon boyunca tek başına durmadan mücadele eden Paul şu anda belki de ligin en iyi guard'ı diyebiliriz. Ki Deron Williams'ın da bu sezon yaşadığı düşüşü göz önüne alırsak pek de haksız sayılmayız. Paul takımı ne kadar kötü olursa olsun hiçbir zaman geri adım atmayıp takımını 7. sıradan playoffa sokmayı başardı. Ancak karşısında Chauncey Billups gibi gerçek bir basketbol zekası bulunuyor. Sanırım Denver son senelerdeki en akıllı işini Allen Iverson'ı gönderip Billups'ı takıma dahil ederek yaptı.

Billups'ın takıma gelişiyle beraber oyununda gözle görülür bir birliktelik ve performans yükselişi görülen Nuggets sert pota altı savunması ve tüm görevlerini başarılı bir şekilde yerine getiren kısalarıyla bu turu 4 - 2 geçerek adını bir sonraki tura yazdırır diye düşünüyorum.

2009 NBA Playoffları İlk Tur Miami Heat - Atlanta Hawks Eşleşmesi

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/c/c6/Atlanta_Hawks.svg/250px-Atlanta_Hawks.svg.png http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/c/c3/Miami_Heat.svg/250px-Miami_Heat.svg.png


http://www3.pictures.gi.zimbio.com/Slam+Dunk+Contest+4TPp3UCA2cJl.jpg



4. - 5. sıra eşleşmelerinin her zaman çok yakın geçeceğini tahmin ederiz ama bu eşleşme neredeyse iki 4,5. sıradaki takımın karşılaşması desek yerinde olur sanırım. Normal sezonun son 2 - 3 maçına kadar birbiriyle sıralamada kapışan bu iki takımdan galip gelen Atlanta Hawks oldu. Böylece iç saha avantajını eline geçiren Hawks'ın bir adım önde olduğunu düşünebilirsiniz. Aslında normal bir eşleşmede de durum öyledir. Ama bu 2 takım birbirine o kadar yakın o kadar benzer ki ne saha avantajı ne de başka bir durum bu serideki mücadeleyi azaltacağa benzemiyor. 2009 playofflarının en çekişmeli serisinin Hawks - Heat eşleşmesi olacak gibi gözüküyor.

Heat'in son yıllardaki performansı gerçekten bugüne kadar eşine pek rastlanmamış türden. Önce Pat Riley'nin başında olduğu Shaq'li kadroyla 2006 yılında şampiyonluğu ulaştılar. Daha sonra 2007 playofflarında Chicago'ya 4 - 0'la adeta süpürüldüler. Bu playoff hezimetinin ardından 2007 - 2008 sezonunda Wade'in sakatlanmasının ardından koca sezonda sadece 15 galibiyet alarak bu sezonun Sacramento'sundan bile kötü bir konumda ligi kapadılar. Ancak geçtiğimiz yaz gerçekleştirilen Olimpiyatlarda müthiş bir geri dönüş gerçekleştiren Wade, Miami'ye de çok hazır dönerek takımını bir kez daha ayaklandırmaya hazırdı. Wade'in normal sezondaki müthiş performansının yanında takas döneminin sonlarına doğru Shawn Marion, Marcus Banks gibi iki uyumsuz oyuncuyu gönderip Jermaine O'Neal gibi de her ne kadar son dönemlerde bekleneni veremese de yılların tecrübesi olan ve Miami'nin en çok aradığı pozisyon olan 5 numaraya doğru bir katkı da yapmaları onları artık playoffa hazır konuma sokmuştu.

Atlanta tarafında ise geçen senenin playoffları ilk turda elenselerde bir gurur tablosu halindeydi demek yanlış olmaz sanırım. Son şampiyon Celtics'i evindeki 3 maçın 3'ünde de yenen Hawks bu sezona çok daha hazır girdiler. Geçen sezon 8. sıradan girdikleri playofflara bu kez 4. sıradan çok daha arzulu konumda katıldılar.

Biraz önce Miami'nin doğru bir takas hamlesiyle J. Oneal'ı kadrosuna kattığını söylemiştik. 5 Bu pozisyonda Atlanta'da da bu sene çok iyi bir çaylak dönemi geçiren Al Horford var. Jermaine son zamanlarda, özellikle Toronto Raptors kariyerinde adeta dökülen bir performans sergiledi. Raptors'ın büyük bir iştahla elden çıkardığı tecrübeli pivot, Miami'ye geldikten sonra adeta küllerinden doğdu. O'Neal her ne kadar eski formundan çok uzak olsa da Miami pota altını Atlantalı oyunculara karşı karartacağa benziyor.

Al Horford'dan bahsetmişken bir diğer çaylak Michael Beasley'e de değinmemek olmaz. Çok büyük ümitlerle draft edilen Beasley aslında kötü bir çaylak sezonu geçirmedi. Ama beklentilerinde üstüne çıktığı da söylenemez. Onun bu serideki durumu, yani çaylaklığının verdiği tuzaklara düşmesi, playoff ortamına uyum sağlayıp sağlayamaması gibi etmenler Miami'yi ön plana atacak önemli faktörlerden olacaktır.

Atlanta'da aynı joker konumundaki oyuncu ise kuşkusuz Josh Smith olacaktır. Smith kendisini oyuna verdiği zaman müthiş atletliğinin ona verdiği avantajlarla da karşısındaki savunmanın korkulu rüyası haline geliyor. Ancak Josh Smith'in şut özelliğinin neredeyse hiç olmaması onun oyununun her yönüne direktman etki ediyor. Smith içeri penetre etmeyi bırakıp şuta yöneldiğinde ve şutların da girmediğini gördüğünde zihinsel olarak kendini oyundan dışlayan bir yapıya sahip. Bu noktadan sonra hem hücumda top almak istemeyen Smith bunun yanında savunmada da takımını yalnız bırakınca Atlanta takımının en önemli yıldızlarından birinden mahrum durumda kalıyorlar.

Atlanta'nın bu seride öne çıktığı bence tek konu guardlarda ortaya çıkacak. Miami'nin çaylak guard'ı Chalmers maç içinde yükselişler yaşasa da bu performansı her zaman kalıcı olmuyor. Ve bu kez karşısında da playoff ortamının normal sezondan çok daha farklı olduğunu yakından bilen bir Mike Bibby var. Bibby oyun içinde kontrolü her zaman elinde tutacak ve Chalmers'ın çaylaklık zaaflarının üstüne giderek takımını bir nebze de olsa rahatlatacaktır.

Yazının başında Miami'nin dalgalı performansından ve Wade'in geri dönüşünden bahsetmiştim. Wade gerçekten de ağır bir sakatlıktan sonra rüzgar gibi geri döndü. Ve bir Lebron'un Cleveland'daki istek ve arzusu kadar olmasa da takımının onu desteklediği ölçüde playofflarda yoluna devam etmek istiyor. Sakatlık dönemini çok iyi değerlendiren ve delici penetrelerine bir de eskisine göre daha başarılı bir şut yüzdesi ekleyen Wade'in bu seride Atlanta'ya boyun eğmeye hiç tahammülü yok.

Miami'nin guard pozisyonu dışında diğer pozisyonlarda neredeyse hiç handikapı yok ama Wade'in de kontrolü eline aldığı anlarda guardlığa soyunduğunu düşünürsek Miami'nin Atlanta'ya üstünlük kuracağını, saha avantajına karşın büyük bir kapışmanın sonunda Miami'nin 4 - 3 Atlanta'yı eleyeceğini düşünüyorum.

2009 NBA Playoffları İlk Tur Philadelphia - Orlando Magic Eşleşmesi

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/b/b3/Orlando_Magic.svg/250px-Orlando_Magic.svg.png http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/1/12/Philadelphia_76ers.svg/250px-Philadelphia_76ers.svg.png




http://www2.pictures.gi.zimbio.com/NBA+Star+Sprite+Slam+Dunk+Contest+Yauq0A0MV4ll.jpg


Normal sezonda playoffların en büyük favorileri olarak gösterilen Lakers, Cleveland ve Boston'la oynadıkları 9 maçın tam 6'sını kazanan Orlando, bu 3 favorinin ardından normal sezonu genel sıralamada 4. olarak bitirmişti. Önündeki 3 takıma göre daha mütevazı bir kadrosu olmasına rağmen normal sezon içinde bu takımlara karşı oynadığı maçlardaki üstünlüğüyle göze çarpan Magic, konferanslarını birinci sırada bitiren Lakers ve Cleveland'a göre bile daha zayıf bir takımla eşleşmiş gözüküyor. Zira 76ers'ın hem neredeyse hiç olmayan şut yönü hem de oyun içinde zaman zaman kendini kaybetmesi onları playoff'un en zayıf takımı haline getiriyor.

Öncelikle belirtmek gerekir ki Van Gundy'nin 4 kısalı oyun düzeni diğer eşleşmelere göre en rahat olacağı eşleşmeyi yaşayacak gibi. Philadelphia tarafında Elton Brand'in sakatlığından sonra ellerinde kalan Ratliff, Dalembert ve Reggie Evans karşılarında olacak Hidayet ve Lewis'i durdurabilecek zamana sahip olmayacaklar. Çünkü, zaten pota altında Dwight Howard gibi durdurulamaz bir güç varken bir de 4 numaradaki dış hücum silahını tutmak onlar için imkansız olacaktır. Dalembert, Howard ile savaşırken 4 numarada oynayacak örneğin Reggie Evans ne kadar oyun içinde pislik ve rakiplere karşı sorun çıkartan bir oyuncu olursa olsun, Dalembert'e yardım etmekle dışarıdaki oyuncuya gitmek konusunda ikilem yaşayacaktır. Doğrusu iki ucu keskin bıçak gibi gözüküyor bu durum. Çünkü 76ers ne Dwight Howard'ı içeride tek bırakmak isteyecektir ne de Lewis gibi keskin bir şutörü dışarıda boş bırakmak isteyecektir.

Philadelphia'nın atletik 3 numarası Thaddeus Young'ın rolü çok kilit olacak bu eşleşmede. Çünkü karşısında olması muhtemel ne Hedo ne de Lewis onun atletikliğine sahip değiller. Young bu 2 isime üstünlük kurduğu vakitte 76ers hücumları bir nebzede olsa rahatlayacaktır. Ancak tabi Young'ın ne derece o atletikliğini kullanabileceği konusunda önemli olan şey sadece 3 numaradaki rakibini geçmesi değil, Dwight Howard'ın savunmadaki hırsının da onu ne kadar rahat bırakacığıyla ilgili olacaktır. Howard, Dalembert'in oyundan düşürdüğü dakikalarda pota altını adeta karartacak ve 76ers oyuncularına pek de rahat şut şansı sağlayacak gibi gözükmüyor.

Aslında Orlando'nun en büyük handikapı müthiş bir sezon geçirip neredeyse kariyerinin altın çağında olan Jameer Nelson'ın talihsiz şekilde sakatlanması oldu. Nelson'ın sakatlığından sonra takıma dahil olan Rafer Alston her ne kadar tecrübeli bir oyuncu olsa da zamanında sokak basketbolu havasını içine fazlasıyla çektiği için maç esnasında da parkede oldukça kontrolsüz ve takımına zarar veren hareketler yapabiliyor. Özellikle bu eşleşmede karşısında Andre Miller gibi sakin ve oyun zekası yüksek bir guard olacağını düşünürsek Alston'ın bu kontrolsüz hareketleri takımının canını çok acıtacağa benziyor.

Yazımızın başında Thaddeus Young'ın atletikliğinden bahsetmiştim. Ee tabi atletiklik diyince sadece 76ers'in değil tüm NBA'in atletiklik bakımından en başarılı oyuncularından biri olan Iguodala'yı da atlamak olmaz. Iguodala kendini oyuna tam kapasite verdiği zaman ne kadar takımına yararlı olduğunu ve içeri yaptığı penetrelerinde durdurulmasının ne kadar imkansız olduğunu biliyoruz. Her ne kadar karşı tarafta ligin en iyi savunmacılarından biri olan Dwight Howard olsa bile Iguodala'nın yırtıcı penetreleri Orlando savunmasının başına çok dert açacağa benziyor. AI'ın karşısında da her ne kadar sezon içinde müthiş bir çıkış gösterip Stan Van Gundy'nin gözüne girmeyi başarmış olsa da çaylaklığının verdiği dezavantajları hala üstünden atamayan Courtney Lee'nin de ona ne kadar başarılı bir savunma yapacağı da onun hücum performansını şüphesiz etkileyecektir.

Dwight Howard gibi ligin en dominant uzunlarından birine sahip olan ve 4 kısalı formülle rakiplerine ters gelebilen Orlando Magic playoff'un en zayıf ekibi Philadelphia 76ers'ı 4 - 1 ile geçecek gibi gözüküyor.

19 Nisan 2009 Pazar

2009 NBA Playoffları İlk Tur Lakers - Utah Eşleşmesi

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/1/1c/LA_Lakers_logo.svg/300px-LA_Lakers_logo.svg.png http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/3/3d/Utah_Jazz.svg/250px-Utah_Jazz.svg.png




http://photos.upi.com/story/w/5a395ced5e869eb620fb0f3d684751ca/NBA-LA-Lakers-111-Utah-104.jpg



Geçen sene kaybedilen finalin ardından bu sene çok daha aç ve iddialı olan Los Angeles ekibi aslında bir ( 1 - 8 ) eşleşmesi için tehlikeli bir takım olan Utah Jazz ile eşleşti. Utah'ın silahları aslında Lakers kadar olmasa da gene de çok çeşitli ve etkileyici gibi gözükse de Lakers karşısında bu avantajlar sadece kağıt üzerinde kalacak gibi gözüküyor. Çünkü karşı tarafta yer alan ne Kobe'nin ne Gasol'ün ne de bu senenin sürpriz yıldız Trevor Ariza'nın geri atacak bir adımı var.

Aslında pota altından başlayacak olursak Mehmet Okur Lakers'a çok ters gelecek bir yapıya sahip. Andrew Bynum'ın ne kadar sert ve pota altını kaplayan bir 5 numara olduğunu düşünecek olursak Memo'nun sürekli şut için üçlük çizgisine civarına gitmesi hem Memo'nun hem de Utah oyuncularının hücumdaki etkinliğini arttıracaktır. Tabi Memo'nun bu seride ne kadar sağlıklı olacağı da bu eşleşmenin kaderini belirleyecek önemli etkenlerden biri olacaktır.

Boozer - Gasol eşleşmesi de bir başka ilginç geçecek bir eşleşmeye benziyor. Boozer'ın pota altındaki sertliği Gasol'ün canını savunma tarafında bir hayli yakabilir ancak hiçbir zaman Gasol'ün bu mücadelede geri adım atacağını düşünmüyorum. Ayrıca bir Avrupalı olan Pau Gasol'ün de Lakers hücumlarında hem Millsap'i hem de Carlos Boozer'ı oyun zekasıyla adeta denize dökebilmesi pek de zor olmayacaktır.

İlk paragrafta da belirttiğimiz gibi Trevor Ariza bu sezon inanılmaz bir çıkış yaparak Lakers'ın değişilmez parçaları arasına girmeyi başardı. Phill Jackson'ın yıllardır uyguladığı üçgen hücum sisteminde önemli derecede katkı yapan Ariza karşısındaki Rus forvet Andrei Kirilenko'nun dengesini seri boyunca bozacağını düşünüyorum. Kirilenko'nun bu sezonki performansı Utah camiasında bile homurdanmalara neden olurken bir de böyle bir dönemde karşısına Ariza kadar formda bir oyuncunun gelmesi onun işini çok zorlaştıracaktır.

Sanırım Utah'ın bu eşleşme boyunca üstünlük sağlayabileceği tek pozisyon 1 numara gibi gözüküyor. Her ne kadar Deron Williams bu sene birçok sakatlıkla mücadele etmiş ve geçen senelerdeki performanslarını aratıyor olsa da karşısındaki Derek Fisher'da artık çok yorgun ve yavaş yavaş kariyerinin sonlarına doğru yaklaşıyor. Deron Williams'ın hem fiziksel avantajı hem de enerjisiyle Utah'ın hücumlarının tıkanan noktalarında önemli işler yapmasını bekliyorum.

Utah'ın tek üstünlük sağladığı noktadan sonra en zayıf olduğu noktaya geldik. 2 numara. Utah'ın 2 numaraları savunmayı pek sevmeyen Korver ve genç Brewer'la CJ Miles. Karşılarında ise daha playofflar bile başlamadan takımının onunla beraber NBA Playoffları finalinin en büyük favorisi haline geleceği söylenen Kobe Bryant var. Evet sezonun bittiği maçla beraber hemen hemen herkesin kafasında bu kez Celtics'in gücünün yetmeyeceği ve Cleveland - Lakers finalinin bizleri beklediği vardı. Kobe Bryant'da en az karşısındaki Lebron kadar Playoff şampiyonluğunu arzuluyor. Ve de henüz daha serilerin ilk maçında bir hataya meğil vermeyeceğini düşünüyorum.

Kobe Bryant'ın isteği, Gasol'ün oyun zekası, Ariza'nın formuna karşılık verebileceği pek bir cevabı olmayan Utah Jazz bu seriden en fazla 2 maç alabileceğini ve bu kupadan müzesinde çok fazla bulunan Lakers'ın bir kez daha emin adımlarla finale yürümek isteyip bu seriyi de 4 - 2 geçeceğini düşünüyorum.

Blogger Templates by OurBlogTemplates.com 2008