2009 NBA Playoffları İlk Tur Philadelphia - Orlando Magic Eşleşmesi



Normal sezonda playoffların en büyük favorileri olarak gösterilen Lakers, Cleveland ve Boston'la oynadıkları 9 maçın tam 6'sını kazanan Orlando, bu 3 favorinin ardından normal sezonu genel sıralamada 4. olarak bitirmişti. Önündeki 3 takıma göre daha mütevazı bir kadrosu olmasına rağmen normal sezon içinde bu takımlara karşı oynadığı maçlardaki üstünlüğüyle göze çarpan Magic, konferanslarını birinci sırada bitiren Lakers ve Cleveland'a göre bile daha zayıf bir takımla eşleşmiş gözüküyor. Zira 76ers'ın hem neredeyse hiç olmayan şut yönü hem de oyun içinde zaman zaman kendini kaybetmesi onları playoff'un en zayıf takımı haline getiriyor.
Öncelikle belirtmek gerekir ki Van Gundy'nin 4 kısalı oyun düzeni diğer eşleşmelere göre en rahat olacağı eşleşmeyi yaşayacak gibi. Philadelphia tarafında Elton Brand'in sakatlığından sonra ellerinde kalan Ratliff, Dalembert ve Reggie Evans karşılarında olacak Hidayet ve Lewis'i durdurabilecek zamana sahip olmayacaklar. Çünkü, zaten pota altında Dwight Howard gibi durdurulamaz bir güç varken bir de 4 numaradaki dış hücum silahını tutmak onlar için imkansız olacaktır. Dalembert, Howard ile savaşırken 4 numarada oynayacak örneğin Reggie Evans ne kadar oyun içinde pislik ve rakiplere karşı sorun çıkartan bir oyuncu olursa olsun, Dalembert'e yardım etmekle dışarıdaki oyuncuya gitmek konusunda ikilem yaşayacaktır. Doğrusu iki ucu keskin bıçak gibi gözüküyor bu durum. Çünkü 76ers ne Dwight Howard'ı içeride tek bırakmak isteyecektir ne de Lewis gibi keskin bir şutörü dışarıda boş bırakmak isteyecektir.
Philadelphia'nın atletik 3 numarası Thaddeus Young'ın rolü çok kilit olacak bu eşleşmede. Çünkü karşısında olması muhtemel ne Hedo ne de Lewis onun atletikliğine sahip değiller. Young bu 2 isime üstünlük kurduğu vakitte 76ers hücumları bir nebzede olsa rahatlayacaktır. Ancak tabi Young'ın ne derece o atletikliğini kullanabileceği konusunda önemli olan şey sadece 3 numaradaki rakibini geçmesi değil, Dwight Howard'ın savunmadaki hırsının da onu ne kadar rahat bırakacığıyla ilgili olacaktır. Howard, Dalembert'in oyundan düşürdüğü dakikalarda pota altını adeta karartacak ve 76ers oyuncularına pek de rahat şut şansı sağlayacak gibi gözükmüyor.
Aslında Orlando'nun en büyük handikapı müthiş bir sezon geçirip neredeyse kariyerinin altın çağında olan Jameer Nelson'ın talihsiz şekilde sakatlanması oldu. Nelson'ın sakatlığından sonra takıma dahil olan Rafer Alston her ne kadar tecrübeli bir oyuncu olsa da zamanında sokak basketbolu havasını içine fazlasıyla çektiği için maç esnasında da parkede oldukça kontrolsüz ve takımına zarar veren hareketler yapabiliyor. Özellikle bu eşleşmede karşısında Andre Miller gibi sakin ve oyun zekası yüksek bir guard olacağını düşünürsek Alston'ın bu kontrolsüz hareketleri takımının canını çok acıtacağa benziyor.
Yazımızın başında Thaddeus Young'ın atletikliğinden bahsetmiştim. Ee tabi atletiklik diyince sadece 76ers'in değil tüm NBA'in atletiklik bakımından en başarılı oyuncularından biri olan Iguodala'yı da atlamak olmaz. Iguodala kendini oyuna tam kapasite verdiği zaman ne kadar takımına yararlı olduğunu ve içeri yaptığı penetrelerinde durdurulmasının ne kadar imkansız olduğunu biliyoruz. Her ne kadar karşı tarafta ligin en iyi savunmacılarından biri olan Dwight Howard olsa bile Iguodala'nın yırtıcı penetreleri Orlando savunmasının başına çok dert açacağa benziyor. AI'ın karşısında da her ne kadar sezon içinde müthiş bir çıkış gösterip Stan Van Gundy'nin gözüne girmeyi başarmış olsa da çaylaklığının verdiği dezavantajları hala üstünden atamayan Courtney Lee'nin de ona ne kadar başarılı bir savunma yapacağı da onun hücum performansını şüphesiz etkileyecektir.
Dwight Howard gibi ligin en dominant uzunlarından birine sahip olan ve 4 kısalı formülle rakiplerine ters gelebilen Orlando Magic playoff'un en zayıf ekibi Philadelphia 76ers'ı 4 - 1 ile geçecek gibi gözüküyor.
0 yorum:
Yorum Gönder